Sahip olduğu müthiş denge ile yaşamaya elverişli tek gezegen Dünyamız. 4,5 Milyar yaşında olduğu tahmin edilen mavi gezegende yaşamın devamı ve sürekliliği için çok hassas bir denge kurulmuş. Bu dengenin inşasında da her bir canlıya bir rol, bir pay biçilmiş. Şu ana kadar varlığı tespit edilen 8,7 milyon canlı türü bu çerçevede birbiri ile etkileşim halinde hayatlarını sürdürüyor.
Kimileri yaşam kaynağı besinleri üretiyor. Kimileri bunları tüketiyor. Kimileri de oluşan atıkları dönüştürerek döngüyü tamamlıyor ve hayatın devamını sağlıyor.
Bu düzenin devamı için 8,7 milyon türün her birisine ihtiyaç var. Ancak ne var ki hızla artan nüfus, vahşi tüketim, şehirleşme gibi olguların neden olduğu başta iklim değişikliği gibi küresel sorunlarla birlikte hava, su ve toprak kirliliği gibi çevresel sorunlar türlerin devamını riske atarak birçok canlı türünün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına yol açıyor.
Bu olumsuz etkileri önlemek, biyoçeşitliliği devamını sağlamak üzere hassas ve özel türler koruma altına alınıyor. Bu canlılardan birisi de deniz ve kara arasındaki besin döngüsüne destek sağlama, denizdeki zararlı popülasyonların artmasını önleme gibi ekosistemde çok önemli role sahip olan deniz kaplumbağaları.
Dünya genelinde 8 çeşidi bulunan deniz kaplumbağa sayılarında her geçen gün azalış yaşanıyor. Bazı bölgelerde eti için, bazı bölgelerde de kabuklarından özel eşyaların üretilmesi gibi nedenlerden dolayı avlanırken, kimi zaman da karides ve balık avcılığı esnasında yanlışlıkla ağlara takılmaları, yine her yıl denizlere bırakılan milyonlarca ton plastik atığın besin sanılarak yenilmeleri sonucunda oluşan kayıplar bu azalışın baş mimarları olarak gösterilebilir.
Bunun dışında denizdeki organiklerce zengin yumurtalar yılan, rakun, tilki, deniz kuşları gibi birçok kara avcısı için müthiş bir besin kaynağı özelliği taşıdıklarından dolayı kayba uğruyorlar.
Dünyada 8 türü bulunan deniz kaplumbağalarının en ilgi çeken türü ise ülkemizde de yaygın olarak bulunan Caretta Caretta cinsi olarak bilinen İribaş veya Adi Deniz Kaplumbağaları.
Sıcak Denizleri Seviyorlar
Bilim insanlarına göre 100 milyonu aşkın süredir var oldukları tahmin ediliyor. Büyük başları ve güçlü çeneleri (istiridye ve deniz kestanesi gibi sert canlıları yemelerine olanak sağlıyor) dolayısı ile İribaş ismini almışlardır. Genel olarak sıcak ve 60 metreden daha sığ olan denizleri yaşam alanı olarak seçerler.
Ortalama boyları 1 metre dolaylarında olmakla birlikte 2 metreye kadar ulaşabilmektedir. Aynı şekilde, ortalama ağırlıkları 135 kg seviyelerinde olan Caretta Carettaların da yer yer yarım ton ağırlığa kadar varabildiği tespit edilmiştir.
Diğer kara kaplumbağaların aksine kafa ve ayaklarını kabuk içerisine çekemezler. Ortalama ömürleri 70-80 yılı bulurken 35 yaşlarında üreme yapısına gelirler.
Atlantik, Pasifik ve Hint Okyanusları ile birlikte yoğun olarak Akdeniz’de bulunurlar. Atlantik Okyanusunda genel olarak Kuzey Amerika ve Meksika Körfezi uğrak alanlarından birisi.
ABD Ulusal Okyanus İdaresine (NOAA) göre Florida sahilleri sahip oldukları 65.000’i aşan yuva ile dünyadaki en yoğun üreme alanı. Hint Okyanusunda ise genel olarak Afrika kıyıları ile Arap yarımadası tercih ediliyor. Umman sahip olduğu 15.000 yuva dünyadaki ikinci en büyük üreme bölgesi.
Yine, Akdeniz’de de Yunan ve Türk kıyıları önemli üreme alanlarından birisi. Toplamda bu alanda da 7.000 civarında yuvanın bulunduğu öngörülüyor.
Sıcak suları seviyorlar. O yüzden sulardaki sıcaklık değişimine bağlı olarak göç ediyorlar. Serin zamanlarda 7 saate kadar su altında kalabilirler. Böyle anlarda sadece nefes almak üzere birkaç dakika süreliğine yüzeye çıkıyorlar.
Ekosistem Düzenleyicileri
Deniz kaplumbağaları omnivor yapıdadır. Yani hem otçul hem de etçil olarak beslenebilirler. Deniz anaları, deniz hıyarları, istiridye, deniz kestaneleri ve yosunlar en sevdiği yiyeceklerdir. Dolayısıyla bulundukları bölgelerde aşırı deniz ana patlamalarını önlerler.
Yine, deniz altı yaşam dengesine de katkı sunarlar. Şöyle ki, denizler aldığımız her iki nefesten birisini sunarlar bize. Bunu da genel olarak sahip oldukları mercan resifleri ile yaparlar. Mercan resifleri yavaş büyürler, bulundukları ortamda onlara kıyasla daha hızlı büyüyerek çoğalan ve onların gelişmesine mani olan süngerler bulunur. Süngerler de aynen deniz anaları gibi deniz kaplumbağalarının sevdiği yiyecekler arasında yer alırlar. Deniz kaplumbağaları bulundukları ortamdaki süngerleri tüketerek onların aşırı çoğalmasını önleyerek denizlerin akciğeri olarak adlandırılan oksijen kaynağı mercan resiflerinin korunmasını sağlar.
Ülkemizde de Caretta Carettalar ile birlikte yaygın olarak bulunan Yeşil Deniz Kaplumbağaları da denizotları ile beslenirler. Böylece denizotlarını zamanla biçerek bölgenin daha sağlıklı bir surette kendisini yenilemesine katkı sunar.
Bunun yanında besin döngüsünde de önemli rol oynar deniz kaplumbağaları. Açık denizde beslenme esnasında aldıkları organik maddeleri üreme bölgelerine yumurtalar vasıtasıyla bırakarak alanın besince zenginleşmesini sağlayarak deniz-kara besin dengesini sağlarlar. Tüm bu yönleriyle ekosistemde önemli bir düzenleyici rolleri vardır.
Turizm ve ekonomiye katkı sunuyorlar
Deniz kaplumbağaları en ilgi çeken canlılar arasında yer alırlar. Yuvaları, yumurtaları, yavruların denize gitmeleri ve denizde birlikte dalma gibi çok yönlü turizm potansiyeline de sahiplerdir. Bu yönüyle aynı zamanda bulundukları bölgeye ekonomik olarak da katkı sunarlar.
Dişiler üreme için karaya çıkıyor
Ortalama 60 yıl ömre sahip Caretta Carettalar 15-20 yılda üreme olgunluğuna ulaşırlar. Üreme zamanları ülkemizin de yer aldığı Kuzey yarımkürede Mayıs-Ağustos dönemlerinde gerçekleşiyor.
Dişiler yumurtaları bırakmak üzere doğdukları yere geri dönebilirler. Bir yuvaya 80-120 yumurta bırakabilirler. Yumurtadan gruplar halinde ve geceleri çıkarlar. Yönlerini ay ışığının denizdeki yansımalarından tayin ederler. Yumurtadan çıkan yavrular ortalama 2,5 cm boyunda olurken yetişkinliğe erişkinlerinde ortalama boyları 100 cm’ye ulaşıyor.
Birçok tehdide maruz kalıyorlar
Her yuvaya bu kadar çok yumurta bırakılmasına karşın bunların ancak %1’i sağlıklı bir şekilde büyüyebiliyor. Zira yaşam döngüleri boyunca birçok tehlike ile karşı karşıya kalıyorlar. Yumurtalarının deniz tabanındaki önemli organikleri içermesi dolayısıyla birçok avcının listesinde yer alıyor.
Yılan gibi sürüngenler, rakun ve tilki gibi memeliler ile deniz kuşları gerek yumurta gerekse de yumurtadan çıkarak denize ulaşmaya çalışan yavrular için önemli tehdit unsurları. Yapılan gözlem çalışmalarına göre yumurtaların yaklaşık %30’u saldırıya uğrayarak kayboluyor.
Denize ulaşmak da yeterli gelmiyor. D3nize ulaşan savunmamız yavrular denizde bulunan çeşitli yengeçler ile yılan balıklarına yem olabiliyor.
Ve insan faktörü
Bu doğal dengenin unsurları dahilinde gerçekleşen bu hadiselerin yanında bir de insan eliyle gerçekleştirilen yapay etkiler söz konusu. Yumurtaların besin olarak tüketilmesi bunların başında geliyor.
Yine etleri için avlama ile birlikte navigasyon sistemlerinin gelişmesi ile çok geniş sınırlarda gerçekleştirilen balık ve karides avcılığı esnasında atılan ağlara takılan ve yüzeye çıkamama sonrasında havasızlıktan gerçekleşen boğulmalar….
Özellikle karides avlanmalarında kullanılan dip ağlar, kazara birçok Caretta Caretta’da almakta, birçoğunun da yüzeye çıkarak nefes almasını önlediğinden sonuçta boğulmalarına neden oluyor. ABD resmi kaynaklarına göre Pasifik’te 2000 yılında yaklaşık 6.000 adet Caretta Caretta boğularak yaşamını yitirdi.
Denize atılan ve kaplumbağalar tarafından deniz analarına benzetilerek tüketilen plastik türevli atıkların yol açtığı ölümler…
Keza, yumurtadan yuvaların bulunduğu alanlardaki insan faaliyetleri, yapay ışık kaynakları gibi etmenler birçok yavrunun denize ulaşmasına mâni olarak yok olmalarına neden oluyor.
Koruma önlemleri artıyor
Dünya genelinde nesli tükenme noktasına gelen deniz kaplumbağalarının korunmasına yönelik birçok adım atılıyor. Uluslararası birlikler, örgütler kuruluyor. CITES, BERN, Barcelona gibi uluslararası Sözleşmeler hazırlanarak kurallar, sınırlar belirleniyor. Tür koruma çalışmaları yürütülüyor. Gelişmeler kayıt altına alınarak izleniyor. Gerek karada gerekse de denizde tüm çalışmalar katlanarak devam ediyor.
ABD’de ise 1973 tarihinde çıkarılan “Nesli Tükenmekte Olan Türler Yasası (ESA)” kapsamında koruma altına alındı. Yine, ülkemizin de üyesi bulunduğu Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından bu türler kırmızı listeye alındı. CITES Sözleşmesi ile bu türleri uluslararası ticareti sınırlandırıldı.
Yanlışlıkla avlanmasının önüne geçilmesi için ağdan kolaylıkla kurtulmasını temin eden sistemlerin (Turtle Excluder Devices) kullanılması sağlandı.
Bunların yanında yaşam döngüleri hakkındaki bilgi almak üzere izleme çalışmaları yaygınlaştırıldı. Uydu takip cihazları ile izlemeler başladı Ayrıca yaralanan kaplumbağalar için bakım merkezleri kuruldu.
Caretta Caretta Diyarı Türkiye
Üç tarafı denizlerle çevrili yurdumuzun 8300 km’den fazla sahil şeridimiz var. Dünyaca ünlü sahillerimiz birçok vatandaşı ve turisti ağırladığı gibi birçok özel türe de ev sahipliği yapıyor. Bunlardan biri de İribaş Deniz Kaplumbağaları, nam-ı diğer Caretta Carettalar ile Yeşil Deniz Kaplumbağaları..
Yapılan çalışmalara göre Akdeniz’deki Caretta Carettaların yarıdan çoğu yuvalama için Türk kıyılarına geliyor. Bu oran yeşil deniz kaplumbağalarında ise %80-90 seviyelerine kadar çıkıyor.
Akdeniz havzasında yer alan ve deniz kaplumbağaları için önemli bir üreme alanı potansiyeline sahip olan ülkemizde bu itibarla aralarında dünyaca ünlü ve kaplumbağa plajı olarak adlandırılan İztuzu Plajı, Olimpos Ören Yeri, Belek gibi 21 üreme alanı tespit edilmiş ve koruma altına alınmıştır.
Tarım ve Orman Bakanlığı 2019 yılı verilerine göre 4500 tanesi Caretta Caretta olmak üzere sahillerimizde bulunan bu 21 alanda toplam sayısı 7.000’i aşan yuva bulunuyor.
Deniz Kaplumbağaları Araştırma Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi (DEKAMER) verilerine göre ise bu yuvaların yaklaşık %25’i ise Kaplumbağa Plajı olarak anılan İztuzu Plajında yer alıyor.
DEKAMER 2019 yılı faaliyet raporlarında yer alan verilerine göre Dalyan’daki yuva sayısı çalışmaların başladığı 1989 yılında 150 civarında iken bu değer 90’ların başında sadece 50 adeta düşüyor. Ancak yapılan yatırım ve koruma faaliyetlerinin geliştirilmesi ile (kameralı takip, güvenlik görevlileri vb) 2019 yılında geçmişe kıyasla 4 kat artışla 600’leri, günümüzde ise 700’leri aştı.
Bölge aynı zamanda 2008 yılında Avrupa’nın En İyi Açık Alanı olarak seçilerek bu çalışmaları taçlandırdı.
Çalışmalar 40 yıldır yapılıyor
Ülkemizde çevreye dair hassasiyet ancak 1980 sonrası başlamıştır. Sayın Özal döneminde 1988 yılında Kaplumbağa Plajı olarak anılan İztuzu Plajının da yer aldığı Dalyan İlk Özel Çevre Koruma Alanı ilan edilmiş, böylece Caretta Carettaları daha güvenli ortamda üremeleri tesis edilmiştir.
Bu çalışmalarda Kaptan June olarak da anılan 1986’dan beri de Dalyan’da yaşayan bir İngiliz Vatandaşının büyük emek harcadığını tekrar belirtmek isterim.
Özel Çevre Koruma Bölgeleri dışında kaplumbağaların üretim alanı olarak belirlenen bölgelerde de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlıkları öncülüğünde geliştirilen Deniz Kaplumbağaları İzleme ve Koruma Projeleri kapsamında Sivil Toplum Kuruluşları ve Üniversitelerin desteğiyle her yıl yuva tespit çalışmaları yürütülüyor.
Sıfır atık mavi ile Deniz Kaplumbağaları rahat bir nefes alacak
Deniz kaplumbağaları için en büyük tehditlerden birisi de her yıl duyarsızca denizlere bırakılan 8 milyon ton civarındaki (ki her dakikada bir kamyon atığın boşaltılması ile eşdeğer miktardaki) plastik atıklar. Zira bu atıklar özellikle dalga ve güneşin etkisiyle parçalanıyor. Halk arasında naylon olarak tabir edilen plastik atık parçaları, kaplumbağalar tarafından çok sevilen ve tüketilen deniz analarına benzediklerinden deniz kaplumbağaları bunları yutuyor ve birçoğu boğularak yaşamını yitiriyor.
Nesli tükenme tehdidi altındaki bu türlerin ülkemiz mavi vatanı, mavi sularımızda serbestçe dolaşabilmeleri için dev bir adım atıldı. 10 Haziran 2019 tarihinde sıfır atık hareketinin bir parçası olarak Sıfır Atık Mavi Hareketi başladı. Bu projenin de hamisi yine çevreyi bir emanet olarak gören Cumhurbaşkanımızın eşleri Sayın Emine ERDOĞAN Hanımefendi oldular. Evet, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde gerek kıyılarımız gerekse de denizlerimiz daha temiz daha mavi olabilsinler, balıklar, çocuklar daha rahat yüzebilsinler diye bu projeyi de sırtlıyorlar. Projenin ilk bir yılı sonucunda ise pandemiye rağmen 65.000 tonu aşan atık toplandı. Bu değer 150.000 nüfusluk bir yerleşim yerinden yıllık bazda oluşan evsel atık ile eşdeğer bir miktara tekabül ediyor.
Hanımefendinin liderliği ve himayelerindeki çalışmalara birçok sivil toplum kuruluşunun da desteği ile denizlerde temizlik çalışmaları başladı. Denizlere akan plastik atıkların kontrol altına alınması için plastik poşetlerin ücretlendirilmesi, geri kazanım katılım payı ve zorunlu depozito uygulamaları gibi ülkemizde atık yönetiminde çığır açan uygulamalara dair yasal altyapı geliştirildi.
Bakım ve Rehabilitasyon
Üreme faaliyetleri kadar önem arz eden hususlardan birisi de bakım ve rehabilitasyon. Hatta bu durum yumurtadan çıkan ve erişkin bir birey olma olasılığı %1’in altında bulunan deniz kaplumbağaları için daha da önem taşıyor, zira elinizde halihazırda yetişkin bir birey var zaten.
Ancak yanlış avlanma veya hayalet ağlara dolanma, plastik türevli atıkları yutma veya tekne gibi motorlu deniz araçlarının çarpmaları sonucu yaralanan deniz kaplumbağaları bakıma alınıyor, tedavi ediliyor ve tekrar doğal ortamlarına bırakılıyor.
Uydudan Takip Ediyoruz
Bu konuda hizmet veren birimlerden birisi de DEKAMER. 2009 yılından beri bu faaliyetleri yürütüyor. Merkezin 2019 faaliyet raporuna göre 2009’dan bu yana 360’dan fazla deniz kaplumbağası bakıma alındı. Bunlardan 200’ün üzerindeki kaplumbağa tedavi edilerek tekrar doğal ortamlarına bırakıldı.
Bu merkezin bir diğer faaliyet alanı ise uydu takip ile kaplumbağaları izleme. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız da bu çalışmaları destekliyor. Geliştirilen bu tarz tür izleme programları ile temel hedefimiz; kaplumbağaların izledikleri göç yollarının belirlemek ve İklim değişikliği gibi çevresel etmenlerin etkilerini değerlendirmek…
Böylece denizdeki önemli tehditleri ve bölgeler hakkında da bilgi sahibi olabileceğiz. Bakanlığımız desteği geliştirilen projeler kapsamında şu ana kadar 21 kaplumbağaya çip takılarak uydudan onların izlenmesi gerçekleştirildi.
Tubayı İzliyoruz
İzlenen kaplumbağalardan birisi de kamuoyunun da yakından bildiği Tuba isimli Caretta Caretta.
DEKAMER’den sağlanan bilgilere göre Tuba, Dalyan üreme bölgesinde tuhaf hareketler sergilemesi üzerine kontrol ediliyor ve bir pervane yarası aldığı tespit ediliyor. Yaklaşık 2 aylık tedavi süreci sonrasında Ağustos 2019’da doğal ortamına bırakılıyor. Ancak, tedavi sonrası nasıl hareket edeceği, göç yolları gibi hususlar hakkında bilgi almak üzere kabuğuna bir çip takılıyor.
Böylece serüven başlıyor. 28 Ağustos 2019’dan beri, neredeyse bir yıldır izliyoruz Tuba’yı.
İlk 2 haftada Rodos ve Marmaris’e uğradı. 2 ay burada kalan Tuba, Aralık’ta Yunanistan’a ulaştı. Akabinde ise Malta açıklarında seyretmeye başladı Tuba. Bütün kışı burada geçirdi. Şu ana kadar 6.000 km yol kat etti. Dile kolay, ülkemizin en batısı ile en doğusu arasında 3 kez mekik dokumak anlamına gelir bu.
Yaz döneminde ise İtalya’ya hareket eden Tuba, temmuz başında ise Adriyatik’e geçti. Böylelikle Tuba, Türkiye’den Adriyatik’e kadar DEKAMER tarafından izlenen ilk kaplumbağa oldu. Burada Arnavutluk ve Karadağ açıklarına kadar uğrayan Tuba şu sıralarda tekrar İtalya açıklarında yer alıyor.
Tuba birçok bilgi sunan teknolojik cihazlarla izleniyor ancak çipinde bir batarya var, ömrü ne kadar uzun olursa o derece çok izler ve bilgi sahibi oluruz.
Evet, tuba biri seni izliyor ve dileriz ki pilin hiç bitmesin, tez zamanda ülkemize, yuvana geri dönesin.”
Sizler de aşağıdaki linkten Caretta Caretta Tuba’nın bu macera dolu yolculuğuna şahit olabilirsiniz;
https://www.dekamer.org.tr/uydu.html