Yeryüzü, canlılığın devamı için çok hassas bir dengeye sahip. Su döngüsü, karbon döngüsü, besin döngüsü gibi döngüler aracılığı ile bu hassas denge sağlanıyor. Dengeyi sağlayan çok önemli aktörler mevcut. Hayata hem can hem de renk katan aktörlerden biri de ağaçlar.
Bir tek ağacın bile onlarca faydası vardır. Ağaçlar bizlere nefes, soluk olurlar; akciğerler misali. Tek başına yapraklı bir yetişkin ağaç 2 ila 10 kişinin günlük oksijen ihtiyacını karşılayabilir. Önemli bir seragazı olan karbondioksiti emerek dünyamızın da serin kalmasına destek sunar. Yine gölgelik oluşturarak doğal bir serinlik katarlar bulundukları bölgeye. Aynı şekilde, güneşten gelen ışığı da soğurarak bölgedeki sıcaklığı dengeler ve küresel iklim değişikliğinin yol açtığı önemli sorunlardan biri olan şehir merkezlerinde ısı adalarının oluşmasını önler. Ayrıca terleme yoluyla bir yandan su döngüsünde etkin rol oynarken bir yandan da ortamdaki enerjiyi soğurarak ortamın serinlemesine katkı sunarlar. İklim dostu oldukları gibi hava dostudur ağaçlar. Şehirlerde artan trafik kaynaklı hava kirliliğinin yayılmasını önlerler. Yaprakları vasıtasıyla havada salınan karbondioksit (CO2) dışındaki zararlı kirleticiler olan NO2, SO2 ve diğer tozları (PM10, PM2.5) emerek havayı filtreler. Keza gürültü için de doğal bariyer işlevi görürler. Bunların yanında ağaçlar, birçok kuş türü ve böcek türü için de yaşam alanı olurlar.
Ağaçlar ormana dönmeli dünyada
Çok sayıda ağaç bir araya gelerek ormanları oluşturur. Bir tek ağaç dahi onlarca fayda sunarken ormanların bunun kat be kat fazlasını sunduğunu söylemek oldukça kolay. Dünyadaki karaların yaklaşık 3’te biri ormanlarla kaplı. Sadece ağaçlar değildir orada yaşayanlar; milyonlarca canlı türüne de ev sahipliği yapar, onların beslenme ve barınma ihtiyaçlarını karşılar. Değerlendirmelere göre ormanlar karasal biyoçeşitliliğin %75’ine ev sahipliği yapıyor.
Büyük ormanlar bulundukları alanın bölgesel hava durumuna etki yaparak bir nevi mikroklima etkisi oluşturarak yağışların (amazon yağmur ormanları gibi) oluşmasına destek olur. Bununla birlikte, İklim değişikliği etkisi ile artış yaşanan yağışların yol açabileceği taşkınları önlerler, toprağın daha fazla absorbe etmesini sağlar, erozyonu, toprak kayıplarını önlerler. Büyük bir sünger edasıyla suyu emerler, ancak tamamını yapamazlar, kapasitelerini aşan kısmı da kökler vasıtası ile yeraltı suyuna karşılara akiferlere can olur. Bununla birlikte toprağı filtreler.
Ve biz insanlar için doğal bir meditasyon alanı olurlar. Kendimizi daha iyi hissetmemizi, kendimizi yenilememizi sağlar. Hastalıklarla mücadelede kullanılan birçok ilacın üretilmesi için de müthiş bir kaynaktır. Tabiri caizse ormanlar bir tür ecza deposu gibidir.
Ekonomiye katkı sunuyorlar
İnsanlar için de bir yaşam alanı aynı zamanda. Dünya genelinde 60 milyonu yerli olmak üzere 300 milyon civarında insanın ormanlarda yaşadığı biliniyor.
Yine sahip oldukları potansiyel ile birçok iş imkânı da sunuyor. BM Tarım ve Gıda Örgütü verilerine göre 1,6 milyar kişi ormanlar yoluyla yaşamlarını sürdürüyor. 10 milyon kişi doğrudan orman yönetimi ve korunumu alanında istihdam ediliyor. Sadece kereste ve diğer ürünlerin üretimi ile küresel gayri safi hasılanın %1’ine katkı sunar. Orman ürünleri ticaretinin dünyadaki toplam değeri yaklaşık 250 milyar dolar iken ormancılık sektörünün oluşturduğu toplam katma değer 500 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
3 trilyon ağaç var
Merak edilen konulardan birisi de ağaç sayısı. Bu noktadaki çalışmalar yakın tarihimizde gerçekleşmiş durumda. İlk çalışma 2004 yılında yürütüldü. Sadece uydu görüntüleri esas alınarak yapılan bu çalışmadaki tahminlere göre dünyamızda 400 milyar civarında ağaç olduğu düşünülüyordu.
Ancak, bundan yaklaşık 10 yıl sonrasında yapılan bir çalışmada ise yüreklere nispeten su serildi. Zira tespit edilen değer ilk değerin yaklaşık 8 katı civarındaydı. 150 yıllık bir geçmişe sahip dünyaca ünlü bilim dergisi Nature’de yer alan 2015 tarihli bir çalışmaya göre dünyamızın 3 trilyon ağaç barındırdığı tahmin ediliyor. Kişi başı 400 ağaç düşüyor dünyamızda.
Bu ağaçların %43’ünün tropik bölgelerde olduğu değerlendiriliyor. Saha çalışmaları ile desteklenmiş verilere göre sadece Amazonlarda 390 milyar ağacın var olduğu değerlendiriliyor. Çalışma kapsamında 50’den fazla ülkede 400 bini aşkın orman arazisinde örnek sayımların yapılarak ağaç yoğunluğunun belirlendiği, bu yoğunlukların uydu görüntüleri ile karşılaştırılması yolu ile de oldukça güvenilir sonuçlar elde edildi. Anılan çalışma Birleşmiş Milletler Çevre Programı kapsamında 2007 yılından beri yürütülen “Gezegenimiz için dikelim” projesi kapsamında yürütüldü. Çalışmaya göre 1982’den beri dünyamıza 2,24 km2 bir alana tekabül eden ağaçlık alan kazandırılmış durumda. Bu değer ülkemiz yüzölçümünün 3 katı.
Her ne kadar çalışmaya göre kişi başına 400 tane ağaç düşüyor olsa da bu dağılım homojenlik göstermiyor ne yazık ki. BM Tarım ve Gıda Örgütü tarafından yayımlanan “2020 Yılı Dünya Orman Görünümü (SOFO2020)” raporuna göre dünya ormanlarının yarıdan çoğu sadece 5 ülkede yer alıyor. Bu ülkeler Brezilya, Kanada, Çin, Rusya ve ABD olarak sıralanıyor. Karasal alanların %31’ini kaplayan dünya ormanlarının yaklaşık yarısı, %49’u balta girmemiş, bozulmamış statüde. Yine ormanların %80’i ise 1 milyon hektar alandan daha büyük alanı kapsayacak alana sahipler.
Deryada katre suretinde
Doğaya verilen en büyük zarar yine insanoğlu eliyle veriliyor. Nature’de yer alan 2015 tarihli çalışmaya göre; uygarlığın başladığı andan bu yana var olan ağaçların yaklaşık yarısının, %46’sının yok edildiği tahmin ediliyor. Bununla birlikte ağaç türü, yaşı, genişliği gibi parametreler de sayının yanında önem arz ediyor. Yakın tarihimizde de yıllık 15 milyar ağaç; kâğıt, kereste gibi malzemelerin üretimi için yok ediliyor. Bunun yerine ancak 5 milyar adet dikim yapılıyor. Bu durumda yıllık bazda net 10 milyar adet kayıp yaşanıyor.
Buna karşın UNEP tarafından desteklenen “Gezegenimiz için dikelim” kampanyası çerçevesinde bugüne kadar 14,2 milyar ağacın dikildiği, kayıplar karşısında da bu miktarın dünyamız için deryada bir katre olduğu belirtiliyor.
Hassasiyet gelişiyor
Üç trilyon ağaç sayısal olarak her ne kadar çok fazlaymış gibi görünse de durum hiç de öyle değil. Yine SOFO 2020’de yer alan değerlendirmelere göre ormansızlaşma alarm düzeyinde azalıyor. Tarımsal amaçlı kullanım giderek artıyor. 1990’dan bu yana 420 milyon hektar orman alanının farklı amaçlarda kullanılması nedeniyle kayba uğradı. Keza bu süre zarfında 100 milyon hektarlık alan ortaya çıkan yangınlar, çeşitli zararlılar ve hava etmenleri dolayısı ile zarar gördü.
Ancak çevre konularında son yıllarda artan hassasiyet burada da olumlu etkisini gösterdi. Özellikle ormanların karasal biyoçeşitliliğin çok büyük bölümünü barındırması ve günümüz küresel sorunu iklim değişikliğine yol açan etkin sera gazı yutak alanlarından biri olması bu noktada en tetikleyici unsurlar olmuşlardır. Bu meramda geliştirilen politikalar, atılan ortak adımlar vesilesiyle son 30 yılda orman alanlarında yaşayan kayıp hızı azaldı. 1990’dan 2015’e kadar yıllık bazda 16 milyon hektar kayıp yaşanırken 2015-2020 döneminde bu değer yıllık bazda 10 milyon hektara inmiştir.
Etkin ve düşük maliyetli iklim dostu uygulama
Dünya Doğa Koruma Vakfı (WWF) ve BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre; ormanlarda hapsedilmiş olan karbon miktarı, atmosferdekinden daha fazla (289 Gt). Küresel sera gazları emisyonunun yüzde 17,4’ü ise ormansızlaşmadan ve ormanların bozulmasından kaynaklanıyor.
Ormanlar, küresel emisyon artışının geri döndürülmesinde en hızlı, en düşük maliyetli ve en etkili araç olarak değerlendiriliyor. 2018 ulusal emisyon envanterine göre ülkemizde 1990-2016 döneminde ormanlar ve işlenmiş orman ürünlerince tutulan karbon %118,6 artış sağlamıştır.
Ülkemizde ARTIŞ var
Ülkemiz topraklarının %29’u ormanlarla kaplı. Asli 22 ağaç türü ile kaplı ormanlarımızda alt türleri de değerlendirmeye aldığımızda 185 ağaç türü ile zengin bir varlığa sahip. Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre ülkemizde 1972 yılındaki orman sahamız 20,2 milyon hektar iken 2004 yılında bu değer 21,2 milyon hektara çıktı. Yani 30 yılı aşkın sürede yapılan yatırımlarla orman varlığı 1 milyon hektar civarında artırılıyor.
2002 yılından sonra her alanda büyük ilerlemeler kaydeden ülkemizde çevre yatırımları şahlanırken bundan ağaçlandırma faaliyetleri de nasibini alıyor. Yine OGM tarafından yayımlanan Türkiye Orman Varlığı raporuna göre 2019 yılındaki orman varlığımız 22,7 milyon hektara çıkarılıyor. 2004 yılından 2019’a geçen 15 yıllık süre zarfında orman varlığında 1,5 milyon hektarlık artış sağlanıyor. Aynı şekilde, koru olarak değerlendirilen ormanlık alan 2004 yılında %42 iken yapılan yoğun çalışmalarla bu değer 2019 yılında %56’ya çıkarıldı.
Yapılan çalışmalardan en öne çıkanı ise 2008-2012 yıllarını kapsayan dönemde gerçekleşti. Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı döneminde ağaçlandırma ve erozyon kontrolü seferberliği eylem planı uygulamaları kapsamında Trakya büyüklüğünde veya İstanbul ilinin 3 katı büyüklüğündeki bir alan ağaçlandırılarak ülkemize kazandırıldı. 2002 yılından bu yana yapılan çalışmalar kapsamında 4,7 milyar fidan toprakla buluşturularak geleceğe nefes oldular. Aynı şekilde, yıllık fidan üretimi yaklaşık 5 kat artışla 75 milyon fidandan 350 milyon fidana yükseltildi.
Önemli karbon yutak alanlarından olan ormanlarımız aynı zamanda iklim değişikliğine yol açan seragazlarının depolanarak atmosfere salınmasını önleyerek iklim değişikliği ile mücadelede etkin rol oynamaktadır. Bu itibarla, 2018 yılı Türkiye Ulusal Emisyon Envanteri Raporuna göre ormanlarımızın 2018 yılında Ülkemizde salınan seragazlarının %16’sını hapsederek çevreye büyük katkı sunmuştur. Orman varlığımız 7 milyon orman köylüsünün yaşam kaynağı oluyor aynı zamanda.
Geleceğe Nefes
Ülkemizde çevrenin makus talihi Sayın Cumhurbaşkanımız ile gerçekleşti. Gerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı gerek Başbakanlık ve gerekse de Cumhurbaşkanlığı döneminde çevre yatırımlarında adeta çığır açıldı. Bu yatırımlar geçtiğimiz sene “Geleceğe Nefes” Kampanyası ile adeta taçlandı.
Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde ülke genelinde bir seferberlik başladı. Bu itibarla, bir günde en çok ağaç dikme kampanyası başlatmışlardı. Meyvesinden, gölgesinden, odunundan faydalandığımız yetmezmiş gibi zararlı karbondioksiti kendisine alıp yaşamın vazgeçilmezini, oksijeni bizlere sunan ağaçlar dikilecekti. Öyle de oldu. Tarihler 11 Kasım 2019, saat 11.11’i gösterdiğinde “Geleceğe Nefes Olmak İçin” toplandı milyonlar ve Başkan Erdoğan da oradaydı. İlk kazmayı da kendileri vurdular. Yurdun tüm sathında, 7’den 77’ye milyonlarca vatandaşın katılımı ile bir günde 13.000.000’dan fazla fidanın toprakla buluşmasına vesile oldular. Aynı zamanda o günü Milli Ağaçlandırma Günü olarak ilan ettiler.
Orman Dedeler Var Olsun
Ülkemiz orman varlığını tehdit eden unsurların başında yangınlar geliyor. Yangınların birçoğu sabotaj sonucu ortaya çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde Hatay’da meydana gelen yangınlar yüreklerimizi yaktığı gibi aynı zamanda içerisinde barındırdığı çok sayıda canlıya da mezar oldu. Bir tarafta böylesi acılarla karşılaşırken bir taraftan da göğsümüzü kabartan ve asli kimliğimizi yansıtan güzel hadiselere de tanık oluyoruz. Bunlardan birisi de Orman Dede lakabıyla anılan Rahim Demirbaş.
1940 yılında Konya İlimizin Ereğli İlçesinin Beyören köyünde dünyaya gelmiş Rahim Dedemiz. 7 çocuklu bir ailenin en büyük çocuğu. O dönemde aileye yardım etmek durumunda kalıyor, okuyamıyor. 1956’da köylerine okul yapılıyor. Gelen öğretmenler kendisine açıktan okuyabileceği müjdesini vererek ona yol gösteriyor. Okuyor öğretmen oluyor. Anlatılandan ziyade neyin nasıl anlatıldığı düşüncesiyle öğretiyor. O öğrencilerini, öğrencileri de onu çok seviyor. Yüzlerce öğrenci yetiştiriyor.
Zira yetiştirmenin önemini anlamış. Cana can katmanın değerini anlamış bir insan. Bu güzel insan bir de doğaya el uzatıyor. Çocukluğunda köyün etrafını süsleyen dağların ormanlarla kaplı olduğunu, ormanların taşkınları önlemesinde su kalitesini iyileştirmeye kadar birçok faydası olduğunu görmüş. En önemlisi de günümüz insanının karşı karşıya kaldığı en büyük sorun; küresel iklim değişikliğine en büyük çarelerden biri olduğunu görmüş. Keza sayısız canlıya ev sahipliği yaptığı için de daha da bir değerli görünüyor gözünde. Bu itibarla orman oluşturmaya niyetleniyor. Konya’nın çöl görünümlü yerlerinde bir vahanın yeşermesine vesile olmuş.
İlk ormanını 1998 yılında yurdumuza kazandırmış. Her geçen yıl üstüne biraz daha koymuş. Kazançlarını bu uğurda harcamış. Bu işleri sadaka-i cariye düşüncesiyle yapmış. Toprakları verimli kullanmanın geçmişte atalarımızca yapılan toprak fetihlerine eşdeğer bir hizmet olacağı düşüncesini taşıyor Rahim Dede. İnancı, imanı kuvvetli. Bir tarafa çekilip durmuyor. 80 yıllık ömrüne yüzlerce öğrenci ve 40.000 ağaç sığdırmış. Hala dikmeye devam ediyor. Su yetersizliği dolayısı ile boru ihtiyacı oluşmuştu. Kendilerine destek olmaya çalıştık bizler de.
Yorulmadan iş olmayacağını, masa başında ülke sevilmeyeceğini öğütlüyor bizlere. O yüzden hala çalışıyor. Yakılan, yıkılan ormanlara en güzel isyanın yine ağaç dikerek yapılacağını, kendisinin bu düşünceyle yaptığını dile getiriyor. Dünyaya bırakılacak en güzel eserlerin yetiştirilmiş insan ve ağaç olacağını söylüyor, kendisi tam da bunu yapıyor. Sağ Olasın, Var Olasın Orman Dede.
Dikili bir ağacımız olsun
Tarih boyunca atalarımız çevreye, doğaya saygı duymuş, korunması için fermanlar yayınlamışlar. Ağaçlar da aynı hassasiyetle korunmuştur. Peygamber Efendimizin (SAV) “Kıyametin koyacağını bilseniz dahi elinizdeki fidanı dikin” hadisi ağacın önemini gözler önüne seriyor. Gölgesi ile dinlenme alanı sunan, meyveleri ile müthiş gıdalar veren, toprağın aşınmasını ve su baskınlarını önleyen, havayı temizleyen ağaçlar ömürlerinin sonunda da temiz bir enerji kaynağı olarak yakıta dönüşüyor. Böylesi kıymetli bir hazinenin korunması elbette ki Bundan dolayıdır ki Çağ kapatıp çağ açan Fatih Sultan Mehmed “Ormanlarımdan bir DAL kesenin başını keserim” diyor ve ağacı koruyor.
Evet, bir orman kolay yetişmiyor. Ağaç türleri, yetişme şartları ve imkanlarına bağlı olarak on yılları buluyor bu süreç. Günümüzde en etkin ve ucuz iklim değişikliği ile mücadele aracı. Ancak tek başına yeterli olmayacağını da biliyoruz. Yine de sayısız fayda sunuyor. O yüzden dikili bir ağacımız olmalı bu dünyada. Gölgesinden, yemişinden, odunundan istifade edilsin. Yuva olsun kuşlara, börtü böceklere. Nefes olsun yarınlara. Nefes olsun geleceğe.
English: Do something for humanity, plant a tree in your lifetime